Zamlara karşı KESK’in ülke genelinde başlattığı eylemler kapsamında Eğitim Sen Çaycuma Temsilciliği tarafından basın açıklaması yapıldı. Çaycuma Öğretmenevi önünde yapılan basın açıklamasına Eğitim Sen üyelerinin yanı sıra CHP Çaycuma Kadın Kolları Başkanı Senem Ağzıķüçük, Zonguldak Köy Kalkınma ve Diğer Tarımsal Amaçlı Kooperatifler Birliği Başkanı Bayram Cura, Karaelmas Abhaz Kültür Derneği Başkanı Aydın Vardan, ADD Çaycuma Şubesi Yönetim Kurulu üyeleri ve çok sayıda yurttaş katıldı.
Basın açıklamasında konuşan Eğitim Sen Çaycuma Temsilciliği Yürütme Kurulu Üyesi Orhan Çakmak, zamların geri alınması için işçileri, emekçileri, esnafları ve emeği ile geçinen tüm kesimleri ortak mücadeleye etmeye davet ederek şunları söyledi:
“Her yeni güne yeni bir zam haberiyle uyanıyoruz. Asgari ücrete, maaşlarımıza ve emeklilere yapılan göstermelik artışlar daha ceplerimize girmeden eriyip, buharlaştı. Toplumun geniş kesimlerinin temel harcama kalemleri olan kira, ulaşım, doğalgaz, elektrik ve gıda ürünlerinde yapılan fahiş zamlar geçinmemizi, ay sonunu getirmemizi imkânsız hale getirdi.
Resmi verilere göre 2022 Ocak ayı itibari ile tüketici enflasyonu yıllık %48,69, gıda enflasyonu yıllık yüzde 56, ulaştırma enflasyonu ise yüzde 69 artmıştır. Yılbaşı akşamı elektriğe %50 ile %127 arasında, ortalama %80 oranlı tarihi bir zam yapılmıştır. Doğalgaza ise %25 zam yapılmıştır. Kış koşullarında artan tüketim, elektrik ve doğalgaza yapılan yüksek zamların etkisini daha artırmış, faturalar ikiye, üçe katlanmıştır. Otomatiğe bağlanan akaryakıt zamları rekor üzerine rekor kırmaktadır.
Enerji alanında yaşanan artışlar suya atılan bir taşın oluşturduğu halkalar gibi ulaşımdan gıda ürünlerine, meyve ve sebzeden temel tüketim maddelerine kadar her alana yansımaktadır.
2021 Aralık ayı itibari ile maaşı 5 bin TL olan bir kamu emekçisinin 2022 Ocak ayı itibari ile maaşı enflasyon farkı ve toplu sözleşme zammı ile birlikte 6 bin 500 TL olmuştur. Ancak toplam bin 500 TL’lik bu artışın bin 125 TL’lik kısmı 2021 Haziran -2021 Aralık dönemi enflasyon farkından kaynaklıdır. Yani söz konusu kamu emekçisinin maaşında 2022 Ocak ayından Temmuz ayına kadar yapılan artış sadece %7,5 orana denk gelen 375 TL’dir.
Buna karşın dört kişilik bir aileden oluşan söz konusu kamu emekçisi hanesinin 2021 Aralık itibari ile 210 TL olan elektrik faturası yılbaşı akşamı yapılan zamla 370 TL’ye çıkmıştır. Aralık 2021 itibari ile 400 TL olan doğalgaz faturası 500 TL’ye çıkmıştır. Çetin geçen kış koşullarında faturalar ikiye, hatta üçe katlanmıştır.
Bu tabloya rağmen bugün 84 milyon; fahiş zam yapılan elektrikte kısmi indirim, gıda ürünlerinde fiyatlarına yansıyıp yansımayacağı dahi belirsiz olan KDV indirimi, gibi bataklığı kurutmak yerine tek tek sivrisinek avlamaya dayalı düzenlemelerle oyalanmak istenmektedir. Bu yöntemlerin, düzenlemelerin bugün tek başına çözüm üretmesi mümkün değildir. Çünkü ülkemiz uzun yıllar önce ‘serbest piyasa ekonomisine geçiş’ adı altında üretim ve tüketim faaliyetlerinin tamamını emek ve doğa sömürüsü üzerinden sermayenin, şirketlerin karını artırmayı temel alan kapitalist sisteme göbekten bağlı bir ülke haline getirilmiştir.
Öte yandan enerji alanındaki özelleştirmeler sonucunda devletin elektrik üretimindeki payı hızla azalmıştır. Söz konusu pay sadece son 20 yıl içinde %60’tan %20’ye düşmüştür. Devletin elektrik dağıtım payı içindeki düşüşü ise çok daha can alıcıdır. 20 yıl önce elektrik dağıtımının tamamı yani %100’ü devlet tarafından yapılıyorken bugün devletin elektrik dağıtımındaki payı sıfırlanmış, elektik dağıtımının tamamı özel sektöre devredilmiştir. Özel sektör oldukça karlı olan enerji alanından hem üreten, hem dağıtan hem de pazarlayan olarak sonuna kadar beslenmiştir.
“KAMUNUN 1 LİRAYA ÜRETTİĞİ ELEKTRİĞE BİZ 7 LİRA ÖDÜYORUZ”
Bugün Elektrik Üretim A.Ş. (EÜAŞ) ürettiği elektriği dağıtım şirketlerine 31,86 kuruşa satmaktadır. Aynı elektriği üreten şirketlerin bizim faturalarımıza enerji bedeli olarak yansıttığı tutar ise 210 kilowatt saate kadar 79,5 kuruş, 210 kilowatt saat üstü için ise 134,88 kuruştur. Bu tutarlar sadece faturalarımıza yansıyan enerji bedelidir. Tüm elektrik dağıtımı artık özel sektörün elinde olduğu için, özel dağıtım şirketleri bunun üzerine kilowatt başına 33 kuruş dağıtım bedeli eklemektedir.
Yani özel şirketler Elektrik Üretim A.Ş’nin ürettiği elektrik üzerinden iki kez kazanmaktadır. İlkinde Elektrik Üretim A.Ş’den 1 liraya aldığı elektriği 2,5 liraya, hatta 210 kilowatt saat üstünde 4 liraya satarak aradaki farktan kazanmaktadır. İkincisinde sadece dağıtım işi yaparak Elektrik Üretim A.Ş’nin üretimden kazandığından fazlasını kazanmaktadır. Bunların üzerine vergi ve fonlar ve bakım, onarım, kayıp kaçak, sayaç okuma bedeli şişirilmiş kalemler eklendiğinde 210 kilowatt saate kadar olan faturalarda toplam bedel kilowatt başına 137,3 kuruşa, 210 kilowatt saat üstü faturalarda ise kilowatt saat başına 206 kuruşa çıkmaktadır.
Türkiye’deki elektrik enerjisi fiyatlarının artışında elbette ki küresel çaptaki artışların etkisi vardır. Ancak iktidarın 1 Euro’nun 16 TL’ye dayandığı koşullarda alım gücünü yok sayarak ‘Avrupa’da en ucuz elektriği biz veriyoruz’ açıklamasının gerçeği yansıtmadığı açıktır. Son zamlarla birlikte elektrik maliyetinin 6 katını dağıtım ve üretim şirketlerine verip, kendi payını alan bir devlet tablosu ile karşı karşıyayız. Yani Türkiye’de kamunun 1 liraya ürettiği elektriğe biz 7 lira ödüyoruz.
21 dağıtım şirketi ve bir avuç enerji şirketinin hem yüksek karı devam etsin hem de devasa borçları ödensin diye fahiş oranlı zamlar halkın üzerine yıkılmaktadır.
Üstelik bu şirketler son olarak Isparta halkının günlerce karanlığa, soğuğa teslim edilmesi örneğinde bir kez daha açığa çıktığı üzere denetim boşluğunda da yaralanarak kârlı görmedikleri işleri, görevleri de olsa maliyet olarak gördükleri işleri yapmamaktadır.
Türkiye’deki mevcut 47 milyon 84 bin 919 abonenin 38,7 milyonu meskendir. Meskenlerin tüketimi toplam tüketimin dörtte biridir. Söz konusu meskenlerin yüzde 60’ının aylık elektrik tüketimi ise 150 kwh’in altında kalmaktadır.
Elektrik Üretim A.Ş. mevcut durumda toplam elektriğin beşte birini üretmektedir. Bir kamu kuruluşu olan Elektrik Üretim A.Ş. mevcut durumda bile 38,7 milyon mesken abonesine elektik satacak potansiyele sahiptir. Elektrik Üretim A.Ş. bir avuç özel üretim ve dağıtım şirketlerini aradan çıkarıp halka doğrudan elektrik verdiğinde bugün 210 kilowatta kadar 137,3 kuruş olan kilowatt saat tutarı 70,8 kuruşa inmektedir. Bunun karşılığı mevcut faturada %120 azalmadır. 210 kwh üstü, ticarethane ve sanayi için ise zamların geri alınması, alınan vergilerin piyasa fiyatı ile fark için karşılanması yeterli olacaktır.
Bugün, bir avuç mutlu azınlık dışında kalan başta dar gelirliler ve ücretli kesimler olmak üzere milyonlarca insan enerji fiyatlarındaki bu devasa artış sonucunda ısınma ile beslenme arasında seçim yapmaya zorlanmaktadır. Milyonlar artan gıda fiyatları yüzünden yeterince beslenemediği gibi sert geçen kış koşullarında yeterince ısınamadığı halde nerdeyse kira giderlerine ulaşan elektrik ve doğalgaz faturaları ile baş etmeye çalışmaktadır.
Tüm bunlar 21 dağıtım şirketi ve sayısı iki elin parmaklarını geçmeyen enerji şirketinin çıkarının 84 milyonun çıkarının üzerinde tutulmasının, yıllardır süren özelleştirme talanının sonucudur.
Tüm tüketim maddelerine gelen zamlar geri alınsın. Enerji üretim ve dağıtım şirketleri kamulaştırılsın. Şeffaf ve hesap verebilir kamu yönetimi hayata geçirilsin. Ulaşım, su gibi temel kamu hizmetleri üzerindeki ağır maliyetleri oluşturan elektrik ve akaryakıttan, ÖTV ve KDV sıfırlansın. Temel tüketim maddelerindeki KDV tamamen kaldırılsın. Kamu özel iş birliği projeleri, döviz garantili ihaleler sonlandırılsın.
Zamların geri alınması için, krizi yaratanların, yıllardır sefasını sürenlerin artık cefasını da çekmesi için herkesi bu ortak mücadeleye omuz vermeye yan yana gelmeye davet ediyoruz.” (Şaziye Dinç)