Şair, Yazar Emekli Eğitimci Mevlüt Kırnapçı, Zonguldak Kültür ve Eğitim Vakfı (ZOKEV) yayınları arasında çıkan son Kitabı “Koaralı”yı 26 Şubat Cumartesi günü okuyucusuyla buluşturdu. Kitabın TMMOB Maden Mühendisleri Odası Lokali’nde yapılan söyleşi ve imza gününün açılış konuşmasını yapan ZOKEV Yönetim Kurulu Başkanı Kürşat Coşgun, “Daha önce yine burada yazdığı kitaplarıyla ilgili söyleşilerden gayet yakından tanıdığımız Mevlüt Kırnapçı hocam ile yine bir aradayız. “Koralı” romanı çıkalı ve okuyucu ile tanışalı epey bir zaman oldu. Ama biz ZOKEV olarak salgın nedenlerinden dolayı söyleşi ve imza günlerine zorunlu olarak ara vermek zorunda kaldık. Mevlüt Hocamı burada olan herkes tanıyor; eğitimci, şair, yazar, folklor araştırmacısı, köşe yazarı, tiyatro yazarı ve aktivist. Yazdıklarıyla, yaptıklarıyla her yönüyle kentimize ışık yayan bir aydın.” dedi.
ASLOLAN OKUYUCUDUR
Ardından söz alan Mevlüt Kırnapçı konuşmasında şu ifadelere yer verdi: İlk şiirimin yayınlanmasından bugüne değin geçen 38 yıldır edebiyat dünyasının içindeyim. Bu zaman zarfı içerisinde edindiğim deneyimimi tek cümlede kurmam gerekirse, “Aslolan okuyucudur, gerisi hikayedir.” derim. Bu cümleyi “Meşede İnecek Var” adlı romanımı yazdıktan sonra kullanmaya başladım. “Koralı” adlı romanıma okurların ilgisi beni de şaşırttı. “Meşede İnecek Var” ile “Koralı” arasında birbirinden kopmayan ilişkileri var. “Meşede İnecek Var” romanımı yazmak için 15 yıl geceli gündüzlü uğraştım. Kitapta tek bir dilbilgisi hatası var, o da romanın ilk sayfasında. Romanımın bir sentez kitabı olmasını istiyordum. Biraz iddialı olacak ama “Yaşar Kemal, Fakir Baykurt, Gabriel Garcia Marquez, Stendhal gibi romancıların sentezini yapacağım.” dedim. Sentezini yapacağım bu dört yazar dünya edebiyatının yapıtaşlarını oluşturuyordu. “Meşede İnecek Var” romanım okurlar tarafından ilgiyle okundu. Bu kadar ilgi göreceğini ben de beklemiyordum.
“MEŞEDE İNECEK VAR” ROMANIMDA GÖLGEDE KALAN KORALI’YA HAKSIZLIK ETTİĞİMİ DÜŞÜNDÜM
“Meşede İnecek Var”da gölgede kaldığını düşündüğüm tek bir karakter vardı: Koralı. Ona hep haksızlık ettiğimi düşündüm. Romanda ana karakter olması gerekirken, kitabın oylumu, okunabilirlik sınırlarının dışına taşar endişesiyle zayıflatılmış olarak yer aldı. Çünkü kitapta Koralıyı o karakterde barındırmak gerekiyordu. “Meşede İnecek Var” romanımın yayına hazır olduğunu paylaştığımda İzmir’de yaşayan Kazime Hanım; “Çocuk, 86 yaşındayım, öleceğim; lütfen elini çabuk tut.” diye yazıyordu. Kitabı okuyup geri döndüğünde artık ölebileceğini söylüyordu. Bu benim için müthiş bir duyguydu. Söyleşinin başında da söylediğim gibi “Aslolan okurdur; gerisi hikâye.”
ÖNEMLİ DEĞERLERİMİZİ PEŞPEŞE YİTİRİYORUZ
“Meşede İnecek Var” romanımdan sonra yine burada “Beş Treni” adlı öykü kitabı ile buluştuk. O günden bugüne değin önemli değerlerimizi yitirdik. Şair Mehmet Yılmaz Karaibrahimoğlu, Küçük İskender, Enver Ercan, Hamit Kalyoncu, Eğitimci ve Bilim İnsanı Mustafa Eyriboyun, Eğitimci Adnan Murat Katip, Eğitimci Mustafa Muslubaş, Şair Salih Polat ve Şair Sina Akyol aramızdan ayrıldı. Kemal Kuşhan Yaşasaydı, ön sıralarda, şu an burada bizi dinliyor olacaktı.
SEKSEN KORE GAZİSİNDEN SADECE HALİT DURMUŞ BAŞOĞLU YAŞIYORDU
“Koralı “ kitabına başlamadan önce Askerlik Şubesine başvurdum. Sekseni aşkın Kore gazisinden üçünün hayatta olduğunu söylediler. Sonra bu üç kişiden ikisini daha yaşamını kaybettiğini ama Karapınar Durmuşlar köyünden Halit Durmuş Başoğlu’nun hayatta olduğunu öğrendim. Halit amcayla söyleşip konuştum. Halit amcaya, “Savaş nasıl, iyi bir şey mi?” diye sorduğumda; “Barış gibi güzel bir şey var mı bu dünyada evladım.” dedi.
ARAZİSİ RANT KONUSU OLUP BASINDA YER ALINCA 50. PİYADE ALAYINI BULUYORUZ
“Koralı” romanında dört kahramandan biri Halit amca, diğeri Koralı Eyüp, yani babam. Öbürü Çömlekçi Köyü’nden Hüseyin dede, bir diğeri de babamın asker arkadaşı Abdullah Gürsoy. “Koralı “ romanı için yola çıktığımda neredeyse babamın Kore’de savaştığına dair resmi belge bulamayacaktım. Babam askerliğini 50. Piyade Alayı’nda yapmıştı. 50. Piyade Alayı’nın nerde olduğunu araştırdığımda resmi kayıtlarda Kıbrıs’ta olduğu görülüyordu. Ama Kıbrıs’ta öyle bir alay yoktu. Balıkesir ile Erdek Belediyesi 50. Piyade Alayı arazisinin rantının paylaşımında anlaşamaması basına haber olunca babamın asker ocağını bulabildik. Haberde, demokratik kitle örgütleri; “50 Piyade Alayı Cumhuriyet tarihinde önemli bir yer tutar, burayı yıkıp talan edeceğimize koruma altına alalım.” diyordu.
“KORALI“ BİR SAVAŞ ROMANI DEĞİLDİR
“Koralı“ bir savaş kitabı değildir. O kuşak insanlarının gerçek hayatın neresinde durduklarını, hayatı nasıl sorguladıklarını, baktıklarını anlatır. “Koralı” romanında savaş, savaşın yıkımları, ölümler sorgulanır. Koralı”nın modern Avrupa ile yüzleşmesini görürüz burada. Almanya’ya, yurtdışına gidenlerin sorduğu soruyu roman kahramanı Koralı da romanın içinde soruyor. Almanya’nın Herten şehrinde Prof. Lee ile yaptıkları sohbet var. Keşke bu kitabı savaşmadan önce Putin ve Zelenski’ye de okutsaydık. Savaşın aklı yoktur çünkü. Koralıların sık sık ölmeleri sonucunda, geride kalanların aşka tutunma çabası var. Kitap içinde bir iç sorgulama ve dramlar çıkarımı var, diyebilirim.
ŞİİR KUMA KABULETMEZ, KÜSER, SİZİ BOŞAR
Kitabımı okuyanların bana iki cümleyle de olsa geri dönmelerini önemserim. Okuyucu benim için her şeydir. Edebiyata şiirle girdiğim için beni edebiyat dünyası şair diye bilir. Dergilere şiir göndermeye devam ediyorum ama yeni şiir kitabı çıkarmayı düşünmüyorum. Önümüzdeki günlerde şiirde final yapmayı düşünüyorum. Şiirde final toplu şiirlerdir. Dosyam hazır. Şiirle ilgili edebiyat dünyasında şöyle güzel bir söz vardır: Şiir kuma kabul etmez; küser, sizi boşar. Bu anlamda ben şiire çok ihanet ettim. Öykülerle, romanlarla, tiyatroyla, folklor kitaplarıyla aldattım. Şiir çalışmalarım devam ediyor ama hakkını verebildiğimi düşünmüyorum. Toplu şiirlerim eninde sonunda, sağlığım elverdiği ölçüde okuyucularıyla buluşacak.
BASKI AŞAMASINDA ZORLANIYORUZ
Biz bu kitapları yazıyoruz ama baskı konusuna gelince bazı engelleri aşamıyoruz. Ben de o zaman, “Madem yazdın, okurunu da kendin bul.” diyerek yola çıktım. Kitap çıkınca bir haftada 200 okuyucuya ulaştı. “Koralı” kendi okuyucusunu yarattı. Buna ben de şaşırdım. Kitabın kapak tasarımını yapan ve hep yanımda olan Tuna Ölger’e, kapak tasarımını çizen Cengiz, Keskiner’e, sayfa düzenlenmesinde yardımı esirgemeyen, ZOKEV adına resmi işlemleri düzenleyen Aykut Kırbıyık’a, kitabın basımını üstlenen ZOKEV’e, imza günlerine gelerek yeni kitapların yayınlanmasına neden olan sizlere teşekkür ediyorum.
(Haber Merkezi)