Çocukluğumdaki simit, gazete v.s. gibi satış deneyimlerimi saymazsanız, 1970 yılından bu yana (Şimdi emekli ettim kendimi) bir şekilde Türk ekonomisi içinde şu ya da bu pozisyonda görev yaptım.
Bu süreç içinde dış ticaret uygulama yıllarım da dâhil…
Ya bizler bu kadar yılı, bir atasözünde olduğu gibi yol süre gitmiş, çay süre gelmişiz, ya da bugünün yatırımcıları kendi çıkarları doğrultusunda vahşice iş yapmaya başladılar.
Eğer ticari, zirai ve endüstriyel bir yatırım yapmaya karar verirken “Hadi ben şurada şu yatırımı yapayım diye işe girişilmez.
Birçok faktörü inceleyip yan yana getirecek, özellikle şimdiki iktidarın hiç bilmediği doğayı ve zirai alanları tahrip etmeden hazırlanacak fizibilite (Yapılabilirlik) raporunu hazırlayarak olurunu veya olmazını hesaplayacaksınız.
Elbette bu ilke, şimdilerde ve özellikle iktidarın, liyakatsiz (Başarısız, yeteneksiz ve deneyimsiz) kadrolarının uygulamaları sonucunda, ülke baştan sona doğa ve tarım alanlarının tahribine yol açmıştır.
Şimdi sıra o güzelim Filyos ve Çaycuma bölgesine mi geldi?
Konu şu: Hurda demir eritme tesisi kurulacak mış?
Nereye?
Çaycuma OSB’ye..
XXX
Artan Türkiye nüfusu ve gerileyen tarım ve hayvancılık üretiminden sonra başlatılan “Maden arama” bahanesi ile doğa tahribatı hemen her yerde insafsızca ve vahşice sürdürülmektedir…
Elbette hurda demir eritme ile ilgili çok derin bir bilgim yok…
Ama bildiğim bir konu var, o da şu…
Demiri eritmek için yüksek ısılı fırın kuracaksınız ki, o hurda demir eriyebilsin. Çakmak ateşiyle erimez her halde, değil mi?
O fırını kurunca yüksek bacasını da kuracaksınız…
Kurduğunuz bacadan eritilen ne ildiği belli olmayan, etrafa neler saçacağı belli olmayan atıklar da saçılacak mı?
Onu da geçtik, filtre yaparız deseler, peki atıklarını nereye dökeceksiniz? Atıkları bir başka imalatta kullanılıyor ve o imalattan çıkacak malzemeler insan sağlığına zarar veriyor mu vermiyor mu?
XXX
Değerli Çaycuma’lı dostlarım…
Tepki vermekte haklısınız.
Bana göre vermeye de devam edin lütfen…
Filyos’un ve Çaycuma’nın doğasını tahrip etmek cinayettir, inanın.
XXX
HAYIRDIR, TAPULU MALIN DA MI KOVUYORSUN…
“Ananı al da git” dedi, sineye çekti millet. O günden sonra seçim bile kazandı.
“Askerlik yan gelip yatma yeri değil” dedi, onu da sineye çekti millet, yine seçim kazandı.
Biat etmediğimiz için ne teröristliğimiz kaldı ne de inançsızlığımı, yine seçim kazandı…
Paramızın değeri, iktidara geldiği günden bu yana sürekli düştü, enflasyon aldı başını gitti, yine sineye çekti bu millet, ama yine seçim kazandı…
Bütün “Sığınmacı” Suriye vatandaşların Türkiye’de yıllardan beri besliyor, Suriye vatandaşları ülkemizde mahalleler oluşturdu, bizden daha üstün tutuldu, sineye çekti bu millet, yine seçim kazandı…
XXX
Bir seçim öncesi çıktı kürsüye “3600 ek göstergesini vereceğim” dedi, seçim kazandı, dediğini yerine getirmedi halen
Şimdi doktorlar çıkmış gösteri yapıyorlar.
Neden?
Çalışma koşulları ile ücretleri birbirine orantılı değil. Oldukça zor şartlarda çalışıyorlar.
İmkânını bulan doktorlar, bu şartlar altında ya zel hastanelere geçiyorlar ya da yurt dışına gidiyorlar…
Gitmesinler mi?
Evet, ben de diyorum gitmesinler…
Evet, ben de diyorum dışarıya beyi gücümüz göçmesin…
Ama iktidar olarak kardeşlim, eğer sen bu olanakları sağlayamıyorsan gider…
Gider de bir daha gelmez…
XXX
Şöyle diyor kandın muhtarlar toplantısında.
“Varsın gidiyorlarsa gitsinler, bizler de üniversiteleri yeni bitiren doktorlarımızı buralarda istihdam eder buralarda yola devam ederiz.”
Doğru…
Deneyimsiz ve henüz okuldan mezun olan doktorlar ile nasıl götürecekse, ben bilemedim…
Doktor kolay yetişmiyor…
Bu doğru.
Her tıp fakültesinden de tam eğitimli doktor çıkmıyor.
Bu da doğru…
Doktor diplomasını aldıktan sonra pratisyen (Uzman olmayan) doktor olarak bir süre zorunlu hizmet veriyorlar hastanelerde…
Son TUS sınavına girip, ortalama 4 yılda “Uzman Doktor” oluyorlar, yine beli süre zorunlu hizmet yapıyorlar…
Sanırım Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanının güvendiği dallar bunlar olsa gerek ama…
Olmaz…
Böyle sağlık politikası olmaz.
En azından dertlerini dile bakalım…
Verdiğin sözleri düşün bi…
Ama bil ki bu ülkede hiç kimseyi, ama hiç kimseyi oraya veya buraya “Varsın giderlerse gitsinler” tavı ile eleştiremezsin.
Bu ülkenin gençleri…
Bu ülkenin değerleri…
Sen dedin diye bir yere gitmezler.
Hepsi de burada ve haklarını da sonuna kadar arayacaklar.
Demokratik haklarını kullanacaklar.
Nokta…