Cumhurbaşkanı Erdoğan, yüksek yargı temsilcileriyle yaptığı iftarda, Yüksek Yargı mensubu hâkimlere hitaben bir nutuk irat (söyleme, konuşma) etti…
Dedi ki…
“Ülkemizin siyaset müessesesinin, milletimizi ve yargımızı darbe anayasası kamburundan muhakkak kurtaracağına inanıyorum.”
Ekledi; “Bu meseleyi çözmek siyaset kurumunun öncelikli görevidir. Geçtiğimiz yıl çağrı yapmıştık. Muhalefet partilerin hiçbiri somut anayasa metni koyamadığı için maalesef bu gayreti şimdilik yarım kaldı. İnşallah 2023’te Türkiye bu meselesini de çözecektir.”
Ardından inanılmaz bir cümle kurdu, dedi ki…
“Adaleti mülkün temeli gören bir geleneğe mensubuz. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın prensibi Şeyh Edebali’den beri yönetim anlayışımızın köşe taşlarından biridir. Adalet hangi ırk, inanç, renk, coğrafyadan olursa olsun tüm insanlığın ortak arayışı, ortak talebi ve ortak değeridir.”
XXX
Bu olayda iki temel itirazım var…
Bunlardan biri şöyle…
Siyaset ile adaleti dağıtanlar iç içe olur, siyasetçinin irat ettiği nutku sessizce oturup dinlerler ise, bilinmelidir ki o iftar yemeğine katılanlardan hiçbir hâkim, hukuk adına, doğru karar veremez.
Daha açık ve net ifade ile hukuku, adaleti uygulayanlar, yani yargı mensupları ile siyasetçiler içli dışlı olamazlar. Çünkü “Yargı” başlı başına bağımsız, anayasaya göre üç güçten birisidir. Nasıl yürütme kendi başına bağımsız hareket ediyor ise, yargı, aynı zamanda yürütmeyi de denetleyen kurum olarak bağımsız bir güçtür. Tekraren, iki güç bu şekilde içli dışı olmaları, adaletin uygulanmasında sıkıntılar yaratır ki, yaratıyor da…
Ben inanıyorum ki, kendilerini hukuka adamış yargı mensupları, o iftar yemeğinde yok idiler…
XXX
İkincisi…
Anayasa, “Darbe Anayasası” ise, bu anayasayı demokratik hale getirmek için yapılacak çalışma, hiçbir ön şart ileri sürmeden, -İlk dört maddesine dokunulmadan ilkesi hariç- tüm siyasi partilerin ve uzman hukukçuların biraraya gelerek yapacakları çalışma sonucunda ancak düzgün, adil ve demokratik bir anayasa haline getirilebilir.
Ancak iktidar olarak işlemi bu şekilde yapmaya yanaşmadığınızı, kendi istekleriniz doğrultusunda anayasa yapmayı ve herkesi bu anayasaya da “Evet” demeye zorladığınızı biliyoruz.
Ayrıca, AKP olarak anayasada nasıl bir değişiklik öngördüğünüzü ortaya koyduğunuza da bugüne kadar tanık olmadık.
Önce siz taslağınızı bir ortaya koysaydınız, 20 yıl içinde de görseydik, nasıl bir anayasa yapmayı istediğinizi.
XXX
Gelelim “Adalet, mülkün temelidir” diye başlayan sözlerinize…
AKP ve Erdoğan olarak 20 yıldan beri iktidardasınız ve bugüne kadar “Mülkün temeli” olan adaleti sağlamlaştırmak için bir tek adım atmadığınız gibi, aksine hukukun dışına çıkan ne kadar işlem var ise hepsini yaptınız…
Örneğin, muhalefeti ve demokratik kurallar içinde size muhalefet edenleri hiçe saydınız, hakaret ettiniz, terörist ilan ettiniz, tutuklattınız.
Yargıya müdahale ettiniz…
Siz, “Anayasa mahkemesi kararını tanımıyorum” dediniz…
Altına imza attığınınız uluslararası antlaşmaya göre “AİHM’nin” kararlarını, içişlerine müdahale olarak kabul ettiniz…
Anayasa mahkemesinin kararlarına uymayan yargıyı alkışladınız.
Milletin isteği ve iradesi dışında, ülkenin dört bir yanında, doğal çevreyi bozan kararlar alıp, buna itiraz edenleri polis ve jandarma güçleri ile yıldırmaya çalıştınız ve doğal dengeyi bozacak ne kadar iş ve işlem var ise, “Millete rağmen” taptınız.
XXX
Şimdi size tabi yargı mensuplarını karşınıza alıp da “Yargı ve demokrasi” konusunda söz söyleme hakkına sahip değilsiniz.
Çünkü o iftar yemeğinde inanıyorum ki, gerçek yargı mensubu hâkimler yoğidi…
Gerçek hâkimler, adaleti, hukukun üstünlüğü ilkesi içinde vicdanlarına uyararak “Türk Millet adına” karar veren hâkimler, bu şekildeki ortamlarda asla bulunmazlar…
XXX
Sonuç olarak, nutuk irat ederken söylemesi kolay da, uygulamada gerçekten “Mülkün temeline” dinamit koydunuz…
XXX
Şimdi denebilir ki; “Madem demokrasi ve ifade özgürlüğü yok, hukuk yok, sen nasıl bunları yazıyorsun?”
Bizim de tutumumuz ve kaderimiz bu işte…
XXX
Değerli okurlar…
Bildiğiniz gibi önümüzdeki Pazartesi’den itibaren 3 günlük Ramazan Bayramı sürecimiz var. Öncelikle tüm okurlarımın bayramını kutlar, sağlık ve huzur içinde geçirmelerini dilerim. Bu süreçte meşguliyetim olacağından, biraz ayrı kalma olasılığımız var. Bilgilerinize sunarım.
Saygı ve sevgilerimle, herkesi kucaklıyorum…