AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Beştepe’de AKP’li eski ve yeni milletvekilleri ve il başkanlarıyla düzenlenen toplantıda…
Ki Beştepe’deki saray, sanırsınız AKP’nin genel merkezi ve orada AKP partisi ile ilgili her türlü çalışmayı yapabilir…
Ülkenin bölünmez bütünlüğünü ve milletin birliğini savunacağına dair yeminine karşın şöyle der…
“Sizler başta olmak üzere AK Parti ailesinin her bir ferdi karşımızdaki muhalefetin tümünü cebinden çıkaracak birikime, enerjiye, kabiliyete, dirayete sahiptir. 2023 Haziran’ında seçim zaferini beraberce kutlayacağız.”
Yani?
Ben muhalifim örneğin ve AKP iktidarının 20 yıldan bu yana yaptığı icraatın önemli birçoğunun Türkiye’ye fayda getirmediğine inanıyor ve savunuyorum.
Ülkede, ekonomi, demokrasi, hukukun üstünlüğü, devlet hazinesindeki vergilerden gelen birikimlerin harcanması gibi konularda hatalı işler yaptığını düşünüyorum.
Şimdi “Tümünü” bir kenara bırakalım, AKP kadrolarını cebinden çıkaracak çok da, kim beni “…cebinden çıkaracak birikime, enerjiye, kabiliyete, dirayete…” sahip ise, buyursun, ben buradayım.
Toplantıya katılan o partililerden birisi gelsin, bana yap-işlet-devret modelinizdeki “Garanti verme” bölümünü açıklasın, önünde saygı ile eğileceğim.
Bu modeli inceleyen bir makalede, “Yap-işlet-devret modeli” özetle şöyle tanımlanmıştır.
“Yap-işlet-devret modeli, bir kamu hizmetinin kamu kurum ya da kuruluşları ile ulusal ya da uluslararası özel sektör aktörleri arasında yapılan bir sözleşme çerçevesinde, tüm maliyetlerin özel teşebbüsçe karşılandığı ve elde edilen tesisin masrafları karşılayan özel teşebbüsçe belli bir süre işletildiği, sözleşmede belirtilen sürenin bitimi ile de tesisin işler vaziyette, her türlü taahhüt ve borçtan arındırılmış olarak, ilgili kurum ya da kuruluşlara devredilmesini temin eden kamu yatırım ve finansman şeklidir.” (Alıntıdır)
Yani, işletirken her hangi bir gelir garantisi söz konusu değildir. Bu sistem ülkemizde 1984 yılından bu yana uygulanmaktadır ama, “Gelir garantili” olarak değil, tarife uygun olarak…
Şimdi bizi “…cebinden çıkarma…” kudretine sahip kişi, gelsin anlatsın, “Gelir garantisi” ne demek ve neden böyle bir garanti verilmesi gerekmiştir. Hem de uzun yıllar, maliyetinin 5-10 katı karşılığında…
XXX
Yönettiği veya bulunduğu ülkedeki sorunları bilmeyen, farkında bile olmayan kişilerce söylenebilecek sözleri de o “…muhalefetin tümünü cebinden çıkaracak birikime, enerjiye, kabiliyete, dirayete…” sahip olduklarını vurguladığı topluluğa karşı şöyle demiş…
“Vatandaşımızın en önemli sıkıntı ve şikâyetinin hayat pahalılığı olduğunu biliyoruz. Hayat pahalılığının önüne geçmek, vatandaşımızı enflasyona ezdirmemek boynumuzun borcudur. Her şeyden önce Türkiye insanlarının can ve mal güvenliği konusunda en küçük bir tereddüt yaşanmadığı ülkedir. Yatırım, istihdam, üretim, ihracat için çalışan insanların devletinden her türlü desteği aldığı bir yerdir. Halen elektrikte ve doğalgazda ciddi sübvansiyon var. Sadece bu iki alanda destek rakamının yılsonunda 300 milyar lirayı bulması bekleniyor. İnsanların iş, ekmek, kirasını ödeyecek para ve geçim meselesini her şeyi önünde tutan bir ülkedir Türkiye. İnsanların düne kadar az da olsa alabiliyorsa da her ürüne erişimi olduğu bir ülkede yaşıyoruz.”
Sanırım orada toplanan AKP’li eski ve yeni milletvekilleri ve il başkanları, bir başka ülkede yaşıyorlar. Birisi de çıkıp, “Bu söyledikleriniz günümüzün gerçeklerini yansıtmıyor” diyebiliyor mu?
Sıkıysa desin…
Sonra da demokrasi ve özgür düşünceden yana olduklarından dem vuruyorlar…
Gülesim geliyor…
XXX
Diğer yandan…
Gündemde seçim yasasının değiştirilmesi var.
Değişiklik yapılacak seçim kanunu, seçime katılacak partilere eşit şekilde uygulanacaksa, mesele yok. Ama iktidar partisine şu ya da bu şekilde çıkar sağlıyor, kontrolü altında seçim yapılmasını gerektirir hükümler içeriyor ise, işte orada yanlışlık vardır.
Şimdilik anladığımız, AKP ve yandaşı parti MHP’nin iktidarda kalabilmesi üzerine kurgulanıyor gibi.
Yasalanınca göreceğiz.
Ancak şimdiden görmekte olduğumuz bazı söylemler ve o söylemlerin getireceği sonuçların sonucunu tahmin bile etmek istemiyoruz.
Neden mi?
AKP Genel Merkez AR-GE ve Eğitim Başkan Yardımcısı sıfatını taşıyan Ali Ercoşkun isimli zat-ı muhterem, Kayseri’de AKP’nin düzenlediği “Teşkilat Akademisi Mahalle Yönetimleri” programına katılarak akıl dışı bir ifadede bulunmuş…
Şimdi düşünelim, sonuçta hâkimiyetin sahibi olan millet, iktidarı, bugünün muhalefetine verirse?
Diyor ki zat-ı muhterem…
“Çok yıkıcı bir muhalefetle karşı karşıyayız. Vatan, millet, devlet demeden sadece Recep Tayyip Erdoğan düşmanlığı üzerinden tabiri caizse yıkıcı bir muhalefet ortaya konuyor. Bu muhalefetin ülkeye kattığı hiçbir şey yok. Ne vicdani ne insani ne ahlaki hiçbir değere saygı duymadan yapılan bu muhalefet anlayışı Türkiye’nin bu noktadan daha ileriye gitmesine hizmet etmiyor aslında. Gerek kendi içindeki sıkıntılar gerekse bölgesel meselelerle uğraşan bir Türkiye’de bizim bu muhalefete müsaade etmemiz mümkün değil.”
Nasıl bir kafa yapısıdır bu anlayan beri gelsin.
Eğer 2002 yılındaki genel seçimde iktidarı AKP’ye o günün iktidarı teslim etmeseydi ve böyle bir gerekçe ortaya atsaydı?
Bu ifadelerden de anlaşılacağı üzere, AKP yönetimi, iktidardan gitmekten korkuyor.
Peki, neden korkuyor?
Demek oluyor ki korkacak oldukça çok işlem ve eylemleri var ama korkunun sonuca faydası olmayacaktır.
Söz ve davranışlarından anlaşılıyor ki, seçim günü yaklaştıkça, iktidar partisi AKP’nin şirazesi kaymaktadır. Yancısının şirazesi, zaten son genel seçimden beri kayık.