Hıdrellez anlayışı ve kutlamasının, Mezopotamya ile Anadolu kültürlerine ait olduğu kadar, İslamiyet öncesi Orta Asya Türk kültür ve inançları içinde yer aldığına dair görüşler ileri sürülür. Bu nedenle Hıdrellez Bayramı’nı ve Hızır inanışını tek bir kültüre mal etmek olanaksızdır. İlk çağlardan itibaren Mezopotamya, Anadolu, İran, Balkanlar ve hatta bütün Doğu Akdeniz ülkelerinde bahar ya da yazın gelişiyle belli başlı doğasal dönüşümler için sevinç duyulduğu görülmektedir. İnanışlara ve geleneklere bakıldığında Hıdırellez kutlamaları doğa ile insanın kucaklaşması olarak da değerlendirilebilir.
Türkler arasındaki inanışlara göre; 6 Mayıs’tan 8 Kasım’a kadar olan süre “Hızır Günleri” adıyla “yaz mevsimi”, 8 Kasım’dan 6 Mayıs’a kadar olan süre ise “Kasım Günleri” adıyla “kış mevsimi” dönemini oluşturmaktadır. Bu yüzden 6 Mayıs günü kış mevsiminin bitip sıcak yaz günlerinin başladığını da belirtmiş oluyor. Bu tarih ise baharla birlikte yaşamın tazelenmesini de simgelemektedir.
6 Mayıs’ta kutlanan Hıdırellez günü’nde, Hızır ile İlyas peygamberlerin yeryüzünde buluştuklarına inanılır. “Âb-ı hayat” içerek “ölümsüzlük sırrına ermiş” oldukları kabul edilen Hızır(Hıdır) ve İlyas peygamberlerin 6 Mayıs günü buluştukları bir araya geldikleri bu güne, çeşitli inanışlarda Rûz-ı Hızır (Hızır günü) adı verilir.
“Hıdır-İlyas” adlarının birleşmesiyle Hıdırellez günü, Türk toplumunda yüzyıllardan beri “kutlu bir gün” olarak değerlendirilir; özel şenliklerle, geleneklerle, göreneklerle kutlanır. 6 Mayıs günü Hızır’ın yeryüzünde dolaşarak, bolluk, bereket ve sağlık dağıttığına inanılır.Halk arasında “uğurlu gün” olarak da belirtilen bu günde insanların talihinin, şansının, bahtının açılacağına olan inanç güçlüdür. Özellikle genç kızların isteklerinin, dileklerinin karada Hıdır(Hızır) peygamberin, denizde ise İlyas peygamberin yerine getireceğine inanılır.
Hızır peygamber Türk toplumunda şu inanışları kapsar: Kalbi temiz, Allah’a inanan insanlara yardım eder. Uğradığı yerlere bolluk, bereket, zenginlik sunar. Dertlilere derman, hastalara şifa verir. Bitkilerin yeşermesini, hayvanların üremesini, insanların kuvvetlenmesini, sağlıklarının sürmesini sağlar. İnsanların şanslarının açılmasına yardım eder. Uğur ve kısmet sembolüdür. Mucize ve keramet sahibidir.
Ülkemizde 6 Mayıs günü başlayan Hıdrellez Bayramı kimi yörelerde bir gün, kimi yörelerde üç gün, bazı yerlerde de dört gün olarak kutlanır. 6 Mayıs günü, Hıristiyanlarca da baharın ve doğanın uyanmasının ilk günü olarak kabul edilir; bu günü Ortodokslar “Aya Yorgi günü” olarak, Katolikler ise “St.Georges Günü” olarak kutlamaktadırlar.
ÇAYCUMA’DA HIDIRELLEZ İNANIŞLARI
Yöremizde Hıdırellez günü, önemli günlerdendir. İlçeden ilçeye küçük farklılıklar taşısa da gelenekler ve inanışlar doğrultusunda coşku ile kutlanır. Ancak Hıdırellez gününden on-onbeş gün kadar önce Nisan sonlarına doğru türküler söylenerek her evden, hatta yakın köy ve mahallelerden yumurta toplaması yapılır. Yumurtalar uzun bir sırığın ucuna takılmış sepete konulur. Nisanın son hafta başı mahallede veya köy meydanında ateş yakılır. Yakılan ateşin üzerinden kız-erkek atlanır. Ateş üzerinden atlanırken “Bitlerim pirelerim moskof gâvuruna gitsin”, “Hastalıklarım gavurlara gitsin” denilir. Böylece temizlenme ve hastalıklardan kurtulma amaçlanır. Sonra kız-erkek birlikte oyunlar oynanır. Toplanan yumurtalar kaynatılır, boyanır. Köy odaları önünde toplanılır. Renkli yumurtalar karşılıklı tokuşturulur. Oyunlar oynanarak, maniler söylenir.
Çaycuma’da 6 Mayıs günü başlayan “Hıdırellez” üç gün kutlanır. 1. gün, eski Beycuma yolu üzerindeki Nadır Deresi çevresinde, 2. gün, eski Zonguldak yolu üzerindeki Sıracevizler (ne yazık ki bu cevizler kesilmiş ve oralara binalar dikilmiş) ve üst tarafındaki Çamlık’ta, 3. gün de Tren İstasyonu çevresinde (şimdilerde Belediyenin düzenlediği meşelik-mesire yerinde)gezintiler yapılır, eğlenceler düzenlenirdi. Şu son yıllarda Çaycuma Hatıra Ormanı’nda yapılan piknik ve eğlencelerle 4 gün olarak kutlanıyor.
KÜP GÖMME.
Kadın veya erkek Hıdırellez sabahı erkenden, hava aydınlanmadan çok önce kalkar, iki rekat namaz kılar. Evden çıkarak açık, tenha yollarda, tepelerde gezinir, Filyos Irmağı üzerindeki köprüde bekler. Hızır İlyas oralardan geçerse, bekleyeni göreceği ve dileklerini yerine getireceğine inanılır. Yaşlılar ise aynı işi sevap kazanmak için yapar.
-Evlenmesi geciken kızlar, Hıdırellez günü başlarına yeni yazma örter. Böylece yeni kısmetlerinin çıkacağına inanılır. Hıdırellez günü ev süpürülmez, temizlik bir gün önce yapılır.
-Kadınlar ve kızlar ellerine ve ayaklarına kına yakar. Uğur getireceği inancıyla Hıdırellez sabahı erken kalkılır, iki rekat namaz kılınır. Mısır, buğday, fasulye gibi yiyeceklerden birer avuç bir torbaya konur ve bahçedeki ağaç dalına asılır, Hızır Baba’nın bunlara dokunacağı ve eve bereket getireceğine inanılır.
-Hıdırellez gelince herkes bir tas içine süt koyarak maya atmadan ocak başına koyar. Eğer mayasız süt yoğurt halini aldıysa eve Hızır’ın uğradığına inanılır, eğer yoğurt tutmadıysa birkaç kez yinelenir, yine tutmazsa o yılın aile için iyi geçmeyeceğine inanılır. Hıdırellez günü salıncakta sallanmayanların o yıl hastalık geçireceği sanılır.
-Hıdırellez günü; eve kuru çalı-çırpı getirilmez, çiçek toplanmaz, yeşil ot, dal veya çimen koparılmaz, un elenmez, ekmek yapılmaz, un kabına veya hamur teknesine el sürülmez, evin pencere ve kapıları kapatılmaz, çamaşır yıkanmaz, dargınlar barıştırılır, yoksullar doyurulur. Kuluçkada tavuk varsa hıdırellez günü üstü kiren (kızılcık) dalı ile örtülür, böylece yumurtaların bozulmayacağı kabul edilir.
ÇAYCUMA’DA HIDIRELLEZ KUTLAMALARI
- Gün Nadır Deresi: Çaycuma’da Hıdırellez’in 1. günü eski Beycuma şosesi(susası) (Seka Caddesi- şimdilerde Nihat Kantarcı) adlı caddenin devamındaki Nadır Deresi çevresinde kutlanır. Kızlı oğlanlı gruplar, öğleden sonra, daha çok da akşam üstü saatlerinde Nadır deresi çevresine, gelirler, gezinirler, ip atlarlar.
- Gün Sıracevizler: Çaycuma’nın batı tarafında bulunan Balat Dağı eteklerindeki Yaka köyünün alt tarafı ile Veli köyünün arka kısmındaki yol ayrımı yakınında bulunan ve “Sıracevizler” adı verilen yerde sıra halinde 8-10 kadar ceviz ağacı vardı. İkiyüz yıl kadar önce bu Sıracevizler’in alt kısmında Pazar (alış-veriş yeri) kurulduğu söylenir. Bu ceviz ağaçlarını oraya özellikle bir sıra halinde kim dikmişti bilinmiyor. Ama her Hıdırellez günü her mahalleden genç kızların oraya gelerek ceviz ağaçlarına salıncak kurmaları, sallanmaları vazgeçilmez bir gelenek idi.
Eskiden özellikle Hıdırellez’in 2.günü, güzel giyimli kızlar, gruplar halinde ”Sıracevizler”e gelirler, ceviz ağaçlarına kurdukları salıncaklarda türküler, maniler söyleyerek sallanırlardı. Salıncakta sallanmak aynı zamanda bir Hıdırellez geleneği olduğu gibi; bu uçarcasına sallanma, kötülüklerden, bezginliklerden, sıkıntılardan kurtulma anlamı da taşımaktadır. “kuş gibi uçmak” da kızları umutlandıran, mutlandıran, kısmetlerinin açılacağı inancı veren bir olay olarak görülür.
Kasabanın delikanlıları da, Sıracevizler’in üst kısmındaki Çamlık’ta sazlı-sözlü yeme-içme meclisi kurarlar, kızları oradan izlerler. Bazen da kızları ürkütmek, korkutmak için veya biz burdayız demek için silah atıp, dinamit de patlatırlar. Aşağıdan yukarıya, yukarıdan aşağıya özellikle yangınlı olanlar adına maniler söylendiği, yakıldığı, atıldığı o yıllarda yaşayanlarca anlatılır. - Gün İstasyon: Çaycuma’da Hıdırellez’in 3.günü ise tren istasyonu çevresinde kutlanır. Her mahallenin kızları başlarında bir büyük, yenge, abla olduğu halde yürüyerek Filyos ırmağı üstündeki köprüyü geçerek istasyon mevkisine gelirler. Burada yol boyu gezinirler. Kızlar oğlanlar birbirlerini görme “ışmarlaşma-işaretle anlaşma” fırsatı bulurlar, bazen de kimseye çaktırmadan birbirlerine not-pusula gönderme imkanı yaratırlar.
4.Gün Hatıra Ormanı: Yakın tarihlerden bu yana Çaycuma’da Hıdırellez’e bir gün daha eklenerek 4. Gün de “Hatıra Ormanı” denilen yerde piknik yaparak, oyunlar oynayarak kutlanmaya başlanmıştır.
Kaynakça:
Hamit Kalyoncu: Çaycuma Ağzı’ndan Derlemeler: Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya
Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Yayınlanmamış Lisans Tezi- 1967-68-Ankara
Hamit Kalyoncu: Kömürde Açan Çiçek, Araştırma-Pervaz Yay. 2005-Ankara
(Zonguldak’ta tarih, toplum, yaşam, kültür,edebiyat)
Hamit Kalyoncu: Hıdırellez insanın doğa ile kucaklaşmasıdır-
(Devrek Postası Gazetesi:6 Mayıs 2010)