1 Şubat Salı günü TBMM Genel Kurulu gündemine getirilecek olan Öğretmenlik Meslek Kanunu Tasarısı’nın geri çekilmesi için Eğitim Sen Çaycuma Temsilciliği tarafından TBMM Başkanlığı ile AKP ve MHP Grup Başkanlıklarına faks çekildi.
Faks çekme öncesinde Çaycuma PTT’si önünde açıklama yapıldı. Eğitim Sen üyeleri ve emekli öğretmenlerin yanı sıra CHP Çaycuma İlçe Başkanı Şeref Kötürk, CHP İl Genel Meclisi Üyeleri Ramis Muslu ve Burhanettin Çakır’ın da katıldığı basın açıklamasında konuşan Eğitim Sen Örgütlenme Komisyonu üyesi Mahir Akşan, eğitim emekçilerinin ve alanda örgütlü sendikaların tamamına yakınının eleştirilerine ve karşı çıkmasına rağmen tasarının TBMM Genel Kuruluna getirilmek istediğine dikkat çekerek şöyle dedi: “Ögetmenlik mesleği gibi 18 milyon öğrencinin eğitim hakkını, kamu özel ayırt etmeksizin bir milyonu aşkın öğretmenin çalışma koşullarını ve özlük haklarını düzenlemesi gereken Öğretmenlik Meslek Kanunu Tasarısı, eğitim çalışanlarının ve sendikaların tamamına yakınının eleştirilerine rağmen TBMM Genel Kurulu gündemine getirilmeye çalışılmaktadır.
Eğitim sisteminin en önemli unsurlarından birisi olan öğretmenlik mesleği gibi önemli bir konunun birkaç kanun maddesi üzerinden büyük ölçüde statü farklılaşması ve maaş artışına indirgenmesi doğru bir uygulama değildir. Ülkemizde bulunan bütün meslek kanunları, kamu özel ayrımı yapmaksızın ilgili mesleğe ilişkin düzenlemeler içerirken, Öğretmenlik Meslek Kanunun sadece kamuda çalışan öğretmenlere yönelik sınırlı düzenlemeler içermesi büyük bir eksikliktir.
Tasarıda uzman öğretmen ve başöğretmenlerin görev, yetki ve sorumlulukları diğer öğretmenlerden ayırt edilemediği için eşit işe eşit ücret ilkesi ihlal edilmektedir. Aynı işi yapan öğretmenlerin statü farklılıkları üzerinden ayrıştırılması, hatta kendi içinde bölünmesi işyerinde çalışma barışının bozulmasına neden olacak, eğitim sistemi bu durumdan kaçınılmaz olarak olumsuz etkilenecektir.
Öğretmenler arasında halen var olan sözleşmeli, kadrolu, ücretli öğretmen ayrımlarına yenilerini ekleyerek eğitim sisteminin rekabetçi ve eleyici yapısına öğretmenler de dahil edilmektedir. Yıllardır eğitim sisteminin ve öğrencilerimizin mecbur bırakıldığı sınav merkezli eğitim uygulamasına öğretmenlerin de katılmak istemesi, aynı işi yapan öğretmenlerin farklı statü ve maaş uygulaması üzerinden bölünmesi ve ayrıştırılması kabul edilemez bir durumdur.
Tasarıda aday öğretmenlere yönelik adaylık sınavının kaldırılması bir müjde olarak sunulurken, sınavın işlevinin Adaylık Değerlendirme Komisyonu’na devredilmesi, atamalarda yoğun olarak gündeme gelen mülakat-torpil uygulaması ve güvenlik soruşturması üzerinden çok sayıda mağduriyetin ortaya çıkmasına neden olacaktır.
Kanun tasarısı hazırlanırken Türkiye’nin onayladığı, ILO-UNESCO ortak belgesi olan Öğretmenliğin Statüsü Tavsiye Kararı yok sayılmıştır. 5 Ekim 1966 yılında kabul edilen ve Türkiye tarafından da onaylanan Tavsiye Kararı öğretmenlerin toplumsal statüsüne yönelik olarak bugüne kadar atılmış en önemli ve kapsamlı adımdır. TBMM gündeminde olan mevcut kanun tasarısı sınırlı içeriği ile Öğretmenlik Meslek Kanunu niteliği taşımamaktadır.
Eğitim çalışanlarının bilgisi ve önerileri dışında hazırlanan, onların haklarını ve taleplerini içermeyen Öğretmenlik Meslek Kanunu Tasarısı derhal geri çekilmelidir. Bir meslek kanunu hazırlanacaksa ‘Öğretmenlerin Statüsü Tavsiye Kararı’ temel alınmalı, sadece öğretmenlerin değil tüm eğitim emekçilerin hakları ve taleplerini güvence alına alan yeni bir düzenleme yapılmalıdır.”
(Şaziye Dinç)