Hiç kimsenin, hiç kimseye sevgi ve saygı göstermesi gibi bir zorunluluğu yoktur.
Ancak öyle kişiler vardır ki, sevmesen bile en azından saygı duyabilir, bir türlü beceremiyorsanız da, içine sindiremiyorsanız da ve bunu da alenen göstermek zorundadır.
İşte Gazi Mustafa Kemal Atatürk, dünya genelinde, hiçbir zorlamaya gerek duyulmadan hem sevilen hem de saygı duyulan bir kişiliğe sahiptir.
Siz iktidarda olanlar…
Siz her ne kadar bunu algılayıp sevmeseniz de en azından saygı göstermeyi, hatta en azından içinizden saygı göstermeyi ilmelisiniz.
İktidarın en büyük özelliği, Osmanlı hayranlığı olduğu için, Osmanlı Devletinin yıkılmasından sonra, küllerinden yeniden dünyaya gelen Türkiye Cumhuriyeti Devletinin de aynı şekilde devam ettirilmesini düşünmeleridir.
İşte bu düşünce içinde ve TBMM çatısı altında sağladıkları “Parmak Çoğunluğu” ile de her şeyi Atatürk’e karşıt davranışlarını, sevgisizliklerini, saygısızlıklarını göstermekten geri durmamaktadırlar.
Suçu ne Atatürk’ün?
Hilafeti kaldırmış, Latin alfabesini getirmiş, kadınlara seçme ve seçilme hakkı vermiş, mecelle, yani eski medeni kanunu kaldırmış, insanlara eşit haklar tanıyan bir medeni kanun getirmiş.
Saltanat kurmamış, demokrasiyi yüceltmiş, hukukun üstünlüğünü, sosyal devlet ilkelerini öncelemiş…
Bir başka deyişle, bu iktidar yanlılarının ve iktidarın erkek egemenliğini yerle bir etmiş.
O nedenle de nerede bir “ATATÜRK” eseri varsa, nerede bir “ATATÜRK” ismi varsa, hepsini yok edip, eğer başarabilirler ise, Atatürk’ün adını cümle milletin hafızasından silmek olmuştur.
Peki, başara bilmişler mi?
Görünen o ki başaramamışlar…
İşte saldırgan tutumların nedeni de tam bu.
Hiç gerekmediği ve önceliği olmadığı halde, binlerce ağacı kesip, iklim olarak sıkıntılı olan bir bölgeyeyeni bir havaalanı yaptırdılar. Adını Recep Tayyip Erdoğan Havalimanı koyacaklardı, milletin tepkisinden korktular.
Stat var, üniversite var, daha başka yerlere de adı verildi ama Atatürk’ü silmeye çalışırken kendi adının verilmesinden adeta korktular.
Şİmdi de o havalimanının tümden işlevsiz hale gelmesini hedefliyorlar.
Aşama aşama “Atatürk’ü” silmek gibi bir hedefleri var da…
Ömürleri yetecek mi, orası pek parlak değil.
İşte iktidarı saldırganlaştıran bir başka huşu da bu…
Gidiyor olmak…
Abbas’ın yolculuk halinin belirginleşmeye başlamış olması.
Korku…
Yüreklerini sarmış durumda…
Çünkü verilecek hesabın vakti gelmek üzere.
CHP’ye de Kemal Kılıçdaroğlu’na da, Meral Akşener’e de saldırganlığının nedeni bu…
Konuşuyorlar, belgelerle konuşuyorlar, cevap veremiyor, belden aşağı vuruyor.
Millet bunu görmüyor mu?
Şöyle düşünüyorsunuz; “Millet elbette görüyor da neden anketlerde daha halen birinci parti çıkıyor?”
Cevabı çok basit…
20 yılda yetiştirdikleri “Dindar(!) ve kindar nesil ile cehaletin göstergesi” o yüzde oranı.
Çünkü iktidara geldikleri günlerde doğan nesil, şimdi oy verme çağında artık.
Lakin hep söylediğini tekrar ederek vurgulamak isterim ki, Atatürk’ün yetiştirdiği neslin daha kökü kurumadı.
Onarın yetiştirdiği neslin de kökü kurumadı.
Bu iktidar gidecek…
Yeni gelen neslin içindeki eğitimli nesil de ülkeyi bu çukurdan çekip çıkaracak.
Buna olan inancımız daha kayıp olmadı…
Olduğu gün zaten “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni” de bulamayacağımızın bilincine herkesin arması ve davranışlarını buna göre ayarlaması zorunludur.
Millet olarak dimdik ayaktayız…
Bir 19 Mayıs günü bunu da kanıtlayacağız, kanıtlıyoruz da…