Çanakkale zaferinin yıl dönümü 18 Mart tarihi ve her yıl bu zaferi ulus olarak Çanakkale’de yerinde yapılan törenlerle kutlarız.
Bu yıl araya, “Dünyanın enleri” ölçü olarak verilen ve 18 Mart Çanakkale köprüsü adı ile Asya’yı Avrupa’ya bağlayan köprüsünün de açılışı yapıldı…
Tören elbette yapılacak…
Köprü ihtiyaç ise, o da yapılacak…
Ancak sıkı durun, bağlantı yollarındaki geçiş ücretleri hariç, bu köprüden geçmek içim 200 lira ödeyeceksiniz.
Ayrıca geçseniz de ödeyeceksiniz, geçmeseniz de ödeyeceksiniz.
Yapılan diğer köprüler, otoyollar, tüneller, şehir hastaneleri gibi, burası da tam bir kara delik ve ne yazık ki bu yükü sırtında taşımaya Türk Milleti mecbur edilmiştir.
Bakan Nebati, Londra’ya para bulmaya gitti…
Oradaki finans borsasından yüksek faiz ile borç para alacak.
Faizi ne kadar ve bu işlem “Nas’a“ yuğun mu?
Belli değil.
Ekonomi her geçen gün dibe doğru gitmeye devam ediyor. Dış yatırımlar yeterli miktarda gelmiyor. İçeride ise sermayenin yatırım yapmaya ya iştahı yok, ya da geleceğinden korkuyor, veya gücü kalmadı.
Neden korkuyor?
Bir maliye bakanı çıkıp da…
“Gelebilecek her türlü yatırım için başta bürokratik engeller olmak üzere her türlü engellerin kaldırılmasında ön ayak oluyoruz.”
“Bürokrasiyi alaşağı ederiz, arkamızda cumhurbaşkanımız var”
“Faiz ve kur odağında sığ bir alanın içinde sıkışan Türkiye ekonomisini kurtardık elhamdülillah.”
Derse, kim güvenip de yatırım yapmaya kalkacak, hele yabancı yatırımcılar, bir gece operasyonu ile her şeyin değişeceğini düşünürlerse!…
N’olacak? Gelirler mi?
XXX
Türkiye’nin şu an, 1 yıl ve daha az vadeli 173,7 milyar dolar dış borcu bar.
Bu rakamın üzerine “Kara deliklerin” yutacağı miktarı da eklediğinizde, yakın bir gelecekte ekonominin altında kalkılamayacağı açıkça ortadadır.
İktidar ne yapıyor sizce?
İlk seçimde tekrar iktidarda nasıl kalabiliriz hesabı ile seçim kanunu üzerinde oynamalar yapıyor.
Aslında iktidar ve yancısının, yasalar üzerinde oynamalar yaparak, kendi geleceklerini sağlama alma çabalarından başka bir çaba içinde olmadıklarını ne yazık ki görüyoruz…
XXX
Ayrıca…
Ne yazık ki göremeyip, söyledikleri sözler ile kendilerine güldüren AKP’liler var…
Geçen biri daha söylemiş…
“Bizden önce ülkede ambulans bile yoktu” demiş…
He… Yoktu…
Birisi hastalanır da hastaneye kaldırılması gerekirse, hastaneye çocuk koşturulur, oradan iki hademe bir doktor, yanlarında da elde taşınacak sedye ile hastaya koştururlardı.
Hastaneye yetiştirebilirler ise ne ala, yoksa hasta mevta, sizlere ömür…
Gerçekten bu kafalar ne içiyor da bu kadar güzelleşiyor, merak ediyorum…
Bunlar da mı haşhaş yiyorlar acaba…
Biliyorsunuz benzetmek gibi olmasın da, tarihte bir Haşhaşîler (Haşhaşiler, Sabbahîler ya da Suikastçılar, Şîʿa mezhebinin İsmâ’îlîyye koluna mensup din adamı Hasan bin Sabbah tarafından 1090 yılının Eylül ayında Elemût Kalesi’ni zapt ettiğinde kurulmuş olan dinî tarikat ve siyasî örgüt”) var idi, kafayı bulmadan iş göremezlerdi…
XXX
Bu aşamada söylenecek söz bulmakta zorluk çekiyorum…
Sadece…
Yok artık diyorum…
Bu millete bu zulüm, bu kadarı da fazla oluyor diyorum…
Diyebiliyorum…
Bu arada dolar 14 lira 80 kuruş seviyesinde ve dolara endeksli vadeli hesaplara ödenecek miktarlar da milyarları buldu…